Arı.arıcılık.arıbakan.arıcılık.bal.polen.kara kovan.bal bulunur.
arı yetiştiriciliği ve arı kursiyer arkadaşlarla arı ürünleri arı yetiştiriciliği arıların bakım ve önemini paylaşma açısı ile kurulmuş bir paylaşım gurubudur arıcılık,arı ürünlerini arıcılık bilgilerini deneyimli deneyimsiz kişiler arası yardımlaşma açısına değinilecek her türlü paylaşımlara açık olan bir blogtur... SAYGILARIMIZLA ... adil yıllı
31 Mayıs 2017 Çarşamba
13 Mart 2017 Pazartesi
Arılar Kurtarmalı.Neden Önemlidir...? alıntı
Arıları öldürmemek nedir - Neden Önemlidir?
Dünya çapındaki arı kolonisinin çöküşü, kimya endüstrisinin iddia ettiği kadar büyük bir gizem değildir.
Sorunun sistemik yapısı onu karmaşık yapar, ancak aşılmaz değildir. Bilim adamları, arıların pestisitler, kuraklık, habitat yok etme, beslenme açığı, hava kirliliği, küresel ısınma ve daha birçok faktörden öldüğünü biliyor. Bu nedenlerin birçoğu birbiriyle ilişkili. Sonuçta, insanların en önemli iki nedenden sorumlu olduklarını biliyoruz: böcek ilacı ve yaşam alanı kaybı.
İşçi arıları (kadınlar) yazın altı hafta, kış aylarında birkaç ay yaşarlar. Koloni, bahar ve yaz boyunca sürekli olarak yeni arı arı üretir ve sonra kış boyunca üreme yavaşlar. Tipik olarak, bir arı kovanı veya koloni, kışın yüzde 5-10 oranında azalacak ve baharda kayıp arıların yerini alacak. Kötü bir yılda bir arı kolonisi arılarının yüzde 15-20'sini kaybedebilir.
ABD'de kış kayıpları genelde yüzde 30-50'ye ulaştı, bazı durumlarda daha fazla. 2006'da 42 yıldır arı bekçisi David Hackenberg, 3000 kovanı arasında yüzde 90'lık bir kesinti yaşandığını bildirdi. ABD Ulusal Tarım İstatistikleri , 1947'de yaklaşık 6 milyon kovandan 2008'de 2.4 milyon kovandan% 60 düşüşle bir bal arısı düşüşü gösteriyor.
Hektar başına çalışan arı kolonilerinin sayısı, bitki sağlığının kritik bir metriğini sağlar. ABD'de - arı tozlanması gerektiren mahsuller arasında - hektar başına arı kolonisi sayısı 1962'den beri yüzde 90 azalmıştır. Arılar, kış ölüm hızları ve yaşam alanı kaybına ayak uyduramazlar.
Pestisitler ve Arılar
Biyologlar arı poleninde 150'den fazla farklı kimyasal kalıntıyı buldu; bunlar Kalifornia Üniversitesi arı yetiştiriciliği uzmanı Eric Mussen'e göre öldürücü "zirai ilaç kokteyli" idi. Bayer, Syngenta, BASF, Dow, DuPont ve Monsanto kimyasal şirketler, sanki gizem çok karmaşıkmış gibi, sistemik karmaşıklıkla omuz silkiyor. Pestisit politikasında bir değişiklik yapılmasını savunuyorlar. Sonuçta, dünya çiftçilerine zehir satmak kârlıdır.
Dahası, endüstriyel tarım işletmeleri otlak ve ormanları pestisitlerle kontamine mono-kültür çiftliklerine dönüştürdükçe, vahşi arı yaşam alanı her yıl küçülür. Arı düşüşünü tersine çevirmek için, işlevsiz ve yıkıcı tarım sistemimizi düzeltmeliyiz.
Arılardan Kurtuluş Çözümleri
Sağduyu eylemleri, dünya arılarını restore edebilir ve koruyabilir. İşte güçlü bir başlangıç:
- En tehlikeli yedi böcek ilacı yasaklayın.
- Çölleşmenin sağlığını vahşi yaşam alanlarını koruyarak koruyun.
- Ekolojik tarımı geri yükleyin.
Ekolojik tarım, insan gıda üretimini dengeye koyan, vahşi habitatları koruyan ve arıları koruyacak yeni politika eğilimidir. Butan halkı, dünyayı% 100 organik tarım politikasını benimsemeye yöneltti. Meksika, yerli mısır çeşitlerini korumak için genetiği değiştirilmiş mısır yasaklamıştır. Sekiz Avrupa ülkesi genetiği değiştirilmiş bitkileri yasaklamış ve Macaristan, genetiği değiştirilmiş çeşitlerle kontamine olmuş 1.000 dönümlük mısırdan yakmıştır. Hindistan'da bilimadamı Vandana Shiva ve küçük çiftçilerin bir ağı, 20 yıldan uzun bir süre endüstriyel tarıma organik bir tarım direnci inşa etti.
Ekolojik, organik tarım yeni bir şey değildir. En çok tarımın insanlık tarihinde yapıldığı yol budur. Ekolojik tarım, büyük monokroplardan kaçınarak ekosistem çeşitliliğini koruyarak böcek hasarına karşı dayanıklıdır. Ekolojik tarım zemin besinlerini doğal kompostlama sistemleri ile eski haline getirir, rüzgar ve su erozyonundan toprak kaybını önler ve böcek ilacı ve kimyasal gübrelerden kaçınır.
Arı popülasyonlarını ve daha sağlıklı arılarını restore ederek, ekolojik tarım, tozlanmayı geliştirir; bu da, ürün verimi geliştirir. Ekolojik tarım, doğal ekosistem hizmetlerinden, su filtrelemesinden, tozlaşma, oksijen üretiminden ve hastalık ve zararlı kontrolünden yararlanmaktadır.
Organik çiftçiler, sanayi, hükümet, çiftçiler ve kamu tarafından organik tarım teknikleri geliştirmek, gıda üretimini iyileştirmek ve ekolojik sağlığı korumak için daha iyi araştırma ve finansman önermektedir. Tarımdaki devrim, dünyadaki eşit diyetleri teşvik eder ve ekinleri öncelikle insan tüketimi için destekleyerek hayvansal gıda maddeleri ve biyoyakıtlar için mahsullerden kaçınırdı.
alıntı greenpeace.org
Bal arıları neden ölüyor?Why colony bee is dying
Amerikalı uzmanlar dünyanın dört bir yanında bal arılarının ölümüne yol açan esrarengiz hastalığa dair önemli bir ipucu yakaladıklarını söylüyorlar.
Normal koşullarda sağlıklı arılar, genetik olarak kendilerini diğer hastalıklardan ve tarım zararlılarına karşı kullanılan kimyasal ilaçların yani pestisidlerin etkisinden korumak üzere hayati bir protein üretiyor.
Uzmanlara göre hastalığa yol açan işte arıların, ribosom adlı bu proteini üretmesini engelleyen bir virüs olabilir.
Uzman ekip, sağlıklı arılar ile, Türkçeye, "koloni göçerten" diye çevrilebilecek CDD (colony collapse disorder) hastalığının yayıldığı kovanlardaki arıların hangi genetik özellikleri kullanıp, hangilerini kullanmadığını incelemiş.
2006 yılından bu yana ABD'deki balarısı nüfusu üzerinde yıkıcı bir etki yaratan CDD'nin dünyanın başka bölgelerindeki kayıpların da sebebi olduğu düşünülüyor.
Amerikalı bilim insanları National Academy of Science adlı dergide yayımlanan makalelerinde, arıların midelerindeki hücreleri DNA yapısı bakımından birbiriyle karşılaştırabilmek için moleküler biyolojide kullanılan bir yöntem olan Microarray Teknolojisi'nden yararlandıklarını söylüyorlar.
Illinois Üniversitesi'ne bağlı olarak çalışan ekibin başkanı May Berenbaum BBC'ye bu araştırmayı 2006 yılında yayımlanan arıların genom haritasıyla ilgili bir başka çalışmanın mümkün kıldığını söyledi.
Berenbaum, "Bu bilgi sayesinde, hasta ve sağlıklı arıların genlerini karşılaştırdık. Tabi arılarda tam 10bin ayrı gen var. Onun için her bir arıda bir çok farklı gen olabiliyor. Fakat, hastalıkla alakaları bakımından bunların çoğunu elemeyi başardık" diyor.
CDD ya da koloni göçerten hastalığı ile ilgili daha önceki çalışmalarda pestisid zehirlenmesi ve bazı hastalık yayıcı asalak bitlerin etkisi üzerinde durulmuştu.
Fakat Illinois Üniversite ekibinin arıların genleri üzerinde yaptığı karşılaştırmalı inceleme bunun somut kanıtlarını sunuyor ve hastalanan arılarda bir virüs nedeniyle pestiside karşı korunmayı sağlayan genlerin kullanılamadığını ortaya koyuyor.
Balarılarının Amerikan ekonomisine tek katkısı bal değil. Aynı zamanda polenlerin yayılmasında ana taşıyıcı rolüyle tarımda büyük önem taşıyorlar.
İlk kez 2006 yılında saptanan CDD hastalığı ülkedeki arı nüfusunun üçte birinin telef olmasına yol açtı.
Avrupa'dan da benzer kayıp haberlerinin gelmesiyle hastalığın küresel bir boyut kazandığı kaygıları arttı. Hastalığın, kovandan kovana küçük bir parazit bit tarafından yayılıyor varroa olabileceğini de söylüyorlar.
Uzmanlara göre hastalığa yol açan işte arıların, ribosom adlı bu proteini üretmesini engelleyen bir virüs olabilir.
Uzman ekip, sağlıklı arılar ile, Türkçeye, "koloni göçerten" diye çevrilebilecek CDD (colony collapse disorder) hastalığının yayıldığı kovanlardaki arıların hangi genetik özellikleri kullanıp, hangilerini kullanmadığını incelemiş.
2006 yılından bu yana ABD'deki balarısı nüfusu üzerinde yıkıcı bir etki yaratan CDD'nin dünyanın başka bölgelerindeki kayıpların da sebebi olduğu düşünülüyor.
Amerikalı bilim insanları National Academy of Science adlı dergide yayımlanan makalelerinde, arıların midelerindeki hücreleri DNA yapısı bakımından birbiriyle karşılaştırabilmek için moleküler biyolojide kullanılan bir yöntem olan Microarray Teknolojisi'nden yararlandıklarını söylüyorlar.
Illinois Üniversitesi'ne bağlı olarak çalışan ekibin başkanı May Berenbaum BBC'ye bu araştırmayı 2006 yılında yayımlanan arıların genom haritasıyla ilgili bir başka çalışmanın mümkün kıldığını söyledi.
Berenbaum, "Bu bilgi sayesinde, hasta ve sağlıklı arıların genlerini karşılaştırdık. Tabi arılarda tam 10bin ayrı gen var. Onun için her bir arıda bir çok farklı gen olabiliyor. Fakat, hastalıkla alakaları bakımından bunların çoğunu elemeyi başardık" diyor.
CDD ya da koloni göçerten hastalığı ile ilgili daha önceki çalışmalarda pestisid zehirlenmesi ve bazı hastalık yayıcı asalak bitlerin etkisi üzerinde durulmuştu.
Fakat Illinois Üniversite ekibinin arıların genleri üzerinde yaptığı karşılaştırmalı inceleme bunun somut kanıtlarını sunuyor ve hastalanan arılarda bir virüs nedeniyle pestiside karşı korunmayı sağlayan genlerin kullanılamadığını ortaya koyuyor.
Balarılarının Amerikan ekonomisine tek katkısı bal değil. Aynı zamanda polenlerin yayılmasında ana taşıyıcı rolüyle tarımda büyük önem taşıyorlar.
İlk kez 2006 yılında saptanan CDD hastalığı ülkedeki arı nüfusunun üçte birinin telef olmasına yol açtı.
Avrupa'dan da benzer kayıp haberlerinin gelmesiyle hastalığın küresel bir boyut kazandığı kaygıları arttı. Hastalığın, kovandan kovana küçük bir parazit bit tarafından yayılıyor varroa olabileceğini de söylüyorlar.
2 Mart 2017 Perşembe
27 Şubat 2017 Pazartesi
Sarımsak İle Balı Karıştırıp Yiyin.BAL.SARIMSAK.
Sarımsak İle Balı Karıştırıp Yiyin.BAL.SARIMSAK.Binlerce yıllık o yöntem… Sarımsak ve balı karıştırıp yiyin, mucizeye şahit olun…
Elma sirkesi, sarımsak ve bal üçlüsünün bir arada kullanılmasıyla; yüksek tansiyondan astıma, soğuk algınlığından halsizliğe hatta kansere bile olumlu yönde etki sağlanabilmektedir.
Mucize Üçlü Karışımın Formülü: Birçok hastalıkta olumlu etki gösteren bu karışımın, aç karınla tüketilmesi önerilmektedir. Yapılan çalışmalar bu karışımı düzeli olarak 2 hafta boyunca tüketmiş olan yüksek tansiyon hastalarının, kötü kolesterol düzeylerinin önemli seviyede düştüğünü göstermiştir.
Bal, sarımsak ve elma sirkesi gıdaları günlük hayatımızda ayrı ayrı tükettiğimiz gıdalardır. Bunların bir arada kullanılması ise önemli bir şifa kaynağına dönüşmektedir. Düzenli olarak tüketildiği zaman vücudun bağışıklık sistemini güçlendirerek vücut direncini arttırmaktadır.TARÇIN İLE KARIŞTIRILARAK YENİLEBİLİR
23 Şubat 2017 Perşembe
19 Şubat 2017 Pazar
ARI.BAHAR DA KOVAN ARI BAKIMI.Balabanbal.
İLKBAHAR ARI KOVAN BAKIMI:
İlkbaharın ilk günlerinde arıcının kovanlar üzerinde yapacağı çalışmaların, o seneki bal verimi üzerinde çok büyük etkileri oldugu gibi, ilkbahar bakımını ihmal etmeyerek, arılıktaki problemleri en baştan çözer Hava durumuna göre ve bal toplama mevsiminde arılarını en verimli şekilde kovanlar ve arı çalıştırır.
Verimi yüksek ürün almak isteyen arıcının hedefi, büyük bal toplama mevsimine kadar kovandaki arı sayısını mümkün olduğunca çok artırmak olmalidir.
Arazide nektar akımının yoğunlaştığı günler olarak tanımlayabileceğimiz büyük bal toplama mevsimi, ortalama olarak 10 ile 30 günlük bir süreyi kapsar. Bu dönemde bitkilerin oluşturduğu nektar miktarı en üst seviyeye çıkar. Bu süre yıl, iklim, mevsim ve coğrafi koşullara göre değişir. Arılar günlük ihtiyaçlarından artan balı ancak bu mevsimde kovanlara depolayabilirler. Toplam arıcılık faaliyetlerini mevsimlere bölersek, büyük bal toplama mevsimi süre olarak çok az bir zaman dilimini kapsar.
Arazide nektar akımının yoğunlaştığı günler olarak tanımlayabileceğimiz büyük bal toplama mevsimi, ortalama olarak 10 ile 30 günlük bir süreyi kapsar. Bu dönemde bitkilerin oluşturduğu nektar miktarı en üst seviyeye çıkar. Bu süre yıl, iklim, mevsim ve coğrafi koşullara göre değişir. Arılar günlük ihtiyaçlarından artan balı ancak bu mevsimde kovanlara depolayabilirler. Toplam arıcılık faaliyetlerini mevsimlere bölersek, büyük bal toplama mevsimi süre olarak çok az bir zaman dilimini kapsar.
İlkbaharda arılıkta yapacağımız ilk işlerden biri, kış için aldığımız önlemler arıların uçuşunu engelleyecek şekildeyse bunları kaldırmaktır. Eğer kovanları yan yana yaklaştırıp üstlerini örttüysek, kovan yerleşimlerini gerçek durumlarına getirmek gerekir. Kovan giriş delikleri kapatılmışsa açılmalıdır. Ayrıca kovan uçuş deliklerini tıkayan arı ölüleri temizlenmelidir.
İLK BAKIM VE KOVANLARIN DIŞTAN BAKIMI
Arılar ilkbaharın sıcak günlerinde özellikle dışkılamak için dışarı çıkma fırsatını kaçırmaz. Etrafta çiçekler açmaya başladığı zaman artık kovana polen de taşımaya başlarlar. Fakat geceleri soğuk ve gündüzleri de sıcaklık değişken olduğu için, havalar iyice ısınıncaya kadar kovanı açmak doğru değildir. Çünkü böyle bir hareket yavruların üşümesine neden olacağı gibi, kovan ısısını düşürdüğü için bal tüketimini de artırır. Ayrıca soğuk havalarda kovan kapağının açılması arıları paniğe sevk eder ve çok hırçınlaştırır. Bu yüzden havalar ısınıncaya kadar kovanı dıştan muayene ederek ve arıların hareketlerine bakarak problemleri tespit etmek gerekir. Arıcının dıştan muayene yaparak tespit etmesi gereken durumlar şunlardır:
Ana arının varlığı: Bir kovanın hayatiyetini devam ettirebilmesi için ilkbaharda ana arının var olup olmadığı çok önemlidir. Müsait günlerde arılar hızlı bir şekilde çalışıp kovana polen getiriyorlarsa bu ana arının varlığına işarettir. Eğer arılar polen taşımıyor ve kovanın dış yüzünde geziniyorlarsa ana arı büyük ihtimalle kışın ölmüştür.
Besin durumu: Kovan alt tablasında görülen balmumu kırıntıları arıların açlık çektiğini gösteren işaretlerden biridir. Ayrıca larvalar dışarı atılmaya başlanmışsa, bunun sebebi yavruların üşümesi olabileceği gibi, aç kalmaları da olabilir. Dışarıya yoğun bir şekilde ölü arı atılıyor olması da akla, kovan içinde oluşan bir hastalık dışında, besin durumunun kritik olduğunu gosterir.. Besin durumu azaldığında kovan içindeki yaşlı arılar genç nesillerin yaşama şanslarını artırmak için intihar etmeye başlar. Arılar genelde kafalarını petek gözü içine sokup havasız kalmak suretiyle intihar ederler.
Bir kovanın ortalama ağırlığı biliniyorsa, kucağımıza alıp tartarak içindeki yiyecek durumunu tahmin edebiliriz.
Bu dönemde havalar iyice ısınmadığı için arılara şerbet vermek doğru değildir. İhtiyacı olan kovanlara acilen katı yem vermek gerekir. pudra şekeri ve süzme baldan arı keki yapılarak verilir. Eğer arı keki yapılacak malzeme bulunamıyorsa, geçen dönemden kalan ballı bir çerçevenin sırları alınarak kuluçkalık çerçevelerinin üzerine yatırılır. Üzeri hemen bir bezle örtülerek kapak kapatılır.
Kovan mevcudu: İşçi arılar kovana birer ikişer girip çıkıyorlarsa, kovanın arı mevcudu az ve dolayısıyla zayıf sayılır. Ama işçi arıların canlı bir şekilde üçer beşer girip çıkması o kovanın güçlü olduğunu gösterir. Ayrıca akşam arılar yerlerine girdikten sonra, kovana kulağımızı dayayıp bir elimizde tıklatınca, güçlü kovanlar çok hızlı tepki verir ve güçlü bir vızıltı çıkarır. Güçsüz kovanların vızıltısı ise çok zayıftır.
Hastalık durumu: Kovandaki arıların herhangi bir hastalığa yakalanıp yakalanmadığı da uçuşları gözlemlenerek ;
Yerlerde kanatsız arılar geziniyorsa varroa hastalığı var demektir. Yerlerde ve uçma tahtası etrafında küçük gruplar varsa ve arılar uçmuyorsa nosema hastalığından şüphelenmelidir. Arılar içeriden kovan uçma tablasına mumya görünüşlü yavru ölüleri taşıyorsa, kireç ya da taş hastalığı vardır. Dışarı çıktıkları ilk birkaç gün arıların ishal olması normaldir. Fakat daha uzunca bir süre uçus tablası ve arılığın önü kirleniyorsa dizanteriden şüphe edilmelidir.
Dıştan muayene esnasında problem tespit edilen kovanlar işaretlenerek, içten muayene esnasında ilk önce bunlara bakılmalıdır.
Yerlerde kanatsız arılar geziniyorsa varroa hastalığı var demektir. Yerlerde ve uçma tahtası etrafında küçük gruplar varsa ve arılar uçmuyorsa nosema hastalığından şüphelenmelidir. Arılar içeriden kovan uçma tablasına mumya görünüşlü yavru ölüleri taşıyorsa, kireç ya da taş hastalığı vardır. Dışarı çıktıkları ilk birkaç gün arıların ishal olması normaldir. Fakat daha uzunca bir süre uçus tablası ve arılığın önü kirleniyorsa dizanteriden şüphe edilmelidir.
Dıştan muayene esnasında problem tespit edilen kovanlar işaretlenerek, içten muayene esnasında ilk önce bunlara bakılmalıdır.
ARI BAKIM VE KOVANLARIN GENEL MUAYENESİ
Havalar iyice ısınıp, gündüz ve gece arasındaki sıcaklık farkı azaldığında, artık kovanların büyük bakım ve içten muayenesinin zamanı gelmiş demektir. Bakıma sakin ve güneşli bir günün sabahında başlanır. Bakım esnasında sırasıyla şu işleri yapmak gerekir:
Eğer arılar hırçınsa körük yakılır ve usulüne uygun şekilde kovana duman verilir. Duman usulüne uygun verilmezse arılarda tam tersi bir etki yapar ve onları daha da hırçınlaştırır. Bu dönemde arazide nektar akımı yeterli olmadığı ve kovandaki besin miktarı da kritik seviyede olduğu için, arılar stres altındadır. Dolayısıyla bu dönemde arılar her zamankinden daha hırçın olur. Körük bol duman verecek şekilde yakılır. Uçma deliğinden yavaş dalgalar halinde 2-3 kere duman verilir ve yaklaşık 2 dakika beklendikten sonra, gürültü yapmamaya dikkat ederek, üst kapak örtüsü açılarak kontrole başlanır. Eğer gerekirse üst kapak örtüsünün kenarlarından da bir kaç kere yavaşça duman verilir.
Yavruların üşümemesi için, üst kapak örtüsünün tamamı birden açılmaz. Eğer kovan üst kapak örtüsü tek parça ise, kaldırıldıktan sonra kovan üstü açık bırakılmayarak, bir bezle örtülür ve gerektiği kadarı açılır. Kontrol sırasında telaşsız ve hızlı bir şekilde hareket edilir.
Kovan çerçeveleri birer birer elden geçirilerek durumları kontrol edilir. Bu kontrol sırasında işçi arı sayısı, yumurta ve larva durumu, bal, polen durumu gözden geçirilir.
Çerçeveler kovan üzerinde tutularak kontrol edilir. Böylece ana arının dışarı düşerek telef olma riski ortadan kaldırılmış olur.
Aynı çerçevede farklı büyüme aşamasındaki larvalar karışık halde duruyorsa ve aralarda boş gözler de varsa, bu ana arının yaşlılığının ya da verimsizliğinin işaretidir. Aslında aynı çerçevede farklı aşamalarda larvalar bulunması normaldir. Fakat verimli bir anaarı, hücre aralarında hiç boşluk bırakmadan yumurtlar ve yavrulu alanlar bir duzen şeklinde birbirini takip eder. Farklı aşamalardaki larvaların oluşturduğu alanlar düzgün görünümlüdür, birbirine karışmış şekilde değildir.
Arılar özellikle soğuk havalarda kovan içerisinde salkım düzeni oluştururlar. Bu yüzden ilkbaharın ilk günlerinde, arıların yoğun olarak bulunduğu kovanın ortasındaki çerçevelerde daha çok kuluçka bulunur, kenarlara doğru ilerledikçe hem arı sayısı hem de kuluçka sayısı azalır. Havalar iyice ısınıp, arılar kovana yayılmaya başladıkça kenarlara doğru olan çerçevelerde de kuluçka sayısı artmaya başlar.
Kuluçkalıktaki ısının sabit tutulabilmesi için, arılar tarafından işgal edilmemiş çerçeveler çıkarılıp, kovan bölme tahtası konarak kovan içinin hacmi küçültülür. Yine kovan üst örtüsünün yavruların üşümeyeceği şekilde elden geçirilmesi gerekir.
Bir de geçen dönemden kalan ballı çerçeveler çok yer işgal ederek ana arıya yumurtlama alanı bırakmamış olabilir. Bu çerçeveler alınarak yerine kabartılmış veya temel petekli çerçeve takılır. Ya da arazideki nektar akımı çok olduğu için arılar bol miktarda bal getirerek depoladıkları için, yine ana arıya yumurtlama alanı kalmamış olabilir.
Kuluçkalıktaki erkek arı hücreli petekler de çıkarılarak yerlerine dişi gözlü kabartılmış petek ya da hazır petek konulmalıdır.
Kuluçkalıktaki ısının sabit tutulabilmesi için, arılar tarafından işgal edilmemiş çerçeveler çıkarılıp, kovan bölme tahtası konarak kovan içinin hacmi küçültülür. Yine kovan üst örtüsünün yavruların üşümeyeceği şekilde elden geçirilmesi gerekir.
Bir de geçen dönemden kalan ballı çerçeveler çok yer işgal ederek ana arıya yumurtlama alanı bırakmamış olabilir. Bu çerçeveler alınarak yerine kabartılmış veya temel petekli çerçeve takılır. Ya da arazideki nektar akımı çok olduğu için arılar bol miktarda bal getirerek depoladıkları için, yine ana arıya yumurtlama alanı kalmamış olabilir.
Kuluçkalıktaki erkek arı hücreli petekler de çıkarılarak yerlerine dişi gözlü kabartılmış petek ya da hazır petek konulmalıdır.
c) Anaarının var olup olmadığına ve varsa durumuna bakılır. Kanatları yıpranmış, yaşlanmış, hastalanmış ya da bir nedenden dolayı yumurtlama yeteneği azalmış ana arılar muhakkak yenileriyle değiştirilmelidir.
d) Küf, arı biti, ishal, petek güvesi, yavru çürüklüğü gibi hastalıkların olup olmadığı kontrol edilir. Kovanda tespit edilen hastalıklar için gerekli önlemler mutlaka alınmalıdır. Ülkemizde bütün arı hastalıkları ile ilgili ilaçlar bulunmaktadır. Bu ilaçların ruhsatlı olmasına ve yalnızca arılar için üretilmiş olmasına dikkat edilmelidir. Bu dönemde hastalık olmasa bile koruyucu bir takım ilaçlar ve vitaminler de verilebilir. Hastalıklarla ilgili koruyucu ve tedavi edici ilaçlamaları ilkbaharda, arı nüfusunun en az düzeyde olduğu bu dönemde yapmaya dikkat etmelidir. Çünkü bu dönemde yapılan ilaçlama bal mevsimi henüz başlamamış olduğu için, üretilen balda ilaç kalıntısı riskini en aza indirir.
e) Kovanın fiziki yapısı gözden geçirilir. Arıların gelişmesine engel olacak kusurlar varsa kovan muhakkak değiştirilir. Rutubetlenmiş ve küflenmiş kovanlar güneşe konularak kurutulur. Daha sonra delik, çatlak ya sökülmüş yerleri çakılarak tamir edilir. Kovan, içindeki artıklar kazındıktan sonra pürmüz lambasıyla ya da yanan bir ateşin üzerine tutularak dezenfekte edilir.
f) Çerçevelerdeki ve kovan iç yüzeyindeki fazla petek parçaları kesilip toplanır. Özellikle arıların işgal etmediği aşırı siyahlaşmış ve eskimiş petekler alınarak yerine yeni petekli çerçeveler takılır.
g) Kuluçkalıkta 10 çerçeve bulunan bir kovanda 2 çerçeve arı kalmışsa bu aile zayıftır. 3-4 çerçeve arı varsa ve ana arısı yaşlı ve hasta ise bu kovan da zayıftır. Fakat 3-4 çerçeveli kovanın ana arısı kaliteliyse bu arı orta güçtedir. Arılı çerçeve sayısı 4'ten fazla ve ana arısı da çalışkansa bu kovan büyük bal toplama mevsimine kadar kendisini geliştirebilir demektir ve güçlü kovan sayılır.
Kovan mevcudu az ise bu kovan başka bir kovan ile muhakkak birleştirilmelidir. 1 tane güçlü kovan 10 tane zayıf kovandan daha fazla bal üretir. Kovan mevcudu 3-4 çerçeve olmakla birlikte anası çalışkan kovanlara, diğer güçlü kovanlardan yavrulu petek takviyesi yapmak gerekir. Güçlü kovanda tespit edilen kapalı gözlü yavrulu petek yerinden alınır, üzerindeki arılar silkelenerek güçlendirilmek istenen kovanın uygun yerine konur.
h) Besin durumu kritik seviyeye inmişse kovanlar muhakkak beslenmelidir. Aslında ana arıyı yumurtlamaya teşvik etmek için, kovanlarda bal olması durumunda bile havalar ısındıktan sonra şerbet rahatlıkla verilebilir.
Arılar çoğunlukla soğuk kış aylarında değil, havaların ısınmaya başladığı ilkbahar aylarında sönerler. Çünkü soğuk günlerde arılar kış uykusundadır ve çok az besin tüketir. Fakat havaların ısınmasıyla arı faaliyete geçer ve besin tüketimi çok yükselir. Arazide bal kaynakları da henüz oluşmadığından bu dönemde besinsiz kalan arı kovanı sönmeye mahkum olur.
Eğer kovanda ballı ve üzeri sırlı çerçeveler varsa arıların beslenmesine yardımcı olmak için bu çerçevelerin sırlarını çizerek yerine koymak gerekir.
Kovanda hiç yiyecek kalmamış ve arılar da açlıktan zayıf düşmüşse muhtemelen vereceğimiz şerbeti yiyemeyeceklerdir. Bu gibi durumlarla karşılaşıldığında hemen ılık şerbet yapılır ve arıları çok ıslatmayacak şekilde kovana püskürtülür. Bu işlemle canlanan arılara daha sonra şerbet vererek kovan sönmekten kurtarılır.
ı) Eğer arılık çevresinde doğal su kaynakları yoksa, arıların su ihtiyaçlarını gidereceği temiz su kaynağı bulunmalı yada gerekli temiz su bulundurulmalı önlemler alınmalıdır.
not:kovanlarda kullandığımız el demiri çıta,petek,şurupluk gibi alet edavatların temiz ve hijyen kurallarına dikkat etmemiz gerekir sirkeli su veya sabunlu su bulundurmalıyız arılıkta bol sabunlu su ile devamlı yıkamalıyız kullandığımız malzemeleri.
bereketli sezonlar balınız bol olsun arkadaşlar
27 Ocak 2017 Cuma
balabanbal.organik doğal bal.kovandan sofranıza.balabanbal.
Balın Faydalarını Maddeler Halinde Yazmak İstersek:
- Bal Enerji Verir
- Bal Kas Yorgunluklarını Giderir
- Bal Kan Şekerini Düzenler
- Bal Öksürüğe Faydalıdır
- Bal Yaraları ve Kesikleri İyileştirir
- Bal Yanıkların Hızlı İyileşmesini Sağlar
- Bal Uykusuzluğu Giderir
- Bal Kilo Vermeye Yardımcı Olur
- Bal Sindirim Sistemi Sağlığı İçin Faydalıdır
- Bal Saç Sağlığını Korur
- Mide Ülserleri Ve Gastrit Tedavisinde Önerilir
- Hazım Sorunlara Olanlara Önerilir
- balın tek adresi balabanbal
- iletişim:0551 257 42 88
- BALABANBAL
Organik Bal Nedir?
Organik bal, diğer organik arı ürünleri olan organik propolis, organik arı sütü ve organik polen gibi, T.C. Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğe uygun şekilde üretilen, üretilirken ve pazarlanırken bağımsız sertifikasyon firması tarafından kontrol edilen baldır. Organik tarım yönetmeliğinde her yıl bir veya birkaç değişiklik yapılmasına rağmen amaç ilaç ve kimyasallardan arı temiz bir ürün elde etmek ve bunu belgelemektir. Organik ile doğal üretimin farkı, doğal üretimin belgesiz ve kontrolsüz oluşudur. Piyasada organik bal, organik olmayanlara göre birkaç kat daha fazla denetlenir, bu durum organik balların güvenirliğini artırır. Mevcut organik tarım yönetmeliğine göre, organik bal, ilaçlı tarım alanları ve sanayi alanlarından 5km veya 10 km uzağında kovanlarda veteriner ilacı kullanılmadan üretilmesi gerekmektedir. Bal satın alırken, organik sertifikalı balı tercih ederek, gerçek bal aldığınızdan emin olabilirsiniz. Organik gıda konusuna çok hâkim olmasanız bile sadece organik gıdalarda bu ürettiğimiz balı kullanmanız aramanız yeterli olacaktır.
ballarımızda kesinlikle hiç bir katkı ürünü kullanılmamıştır sadece doğal yollarla üretilmiştir kimyasal ilaç kullanılmamıştır doğadan gelen şifa kaynağıdır vucudun her türlü vitamin ihtiyacını karşılar
Organik bal Doğada herhangi bir kimyasal ürün katkısı çevre kirliliği olmayan ormanlar veyahut meralardaki doğal çiçeklerin nektarlarından arılar tarafından üretilen bala Organik Bal denir ?
Organik Bal Üretiminde Önemli Kuralları:
- Çevrenin orman veya doğal mera olması,
- Nektarın doğal çiçeklerden gelmesi,
- Kolonilerin zirai mücadele alanlarına en az üç km uzakta olması,
- Bölgeye uygun arı ırkının ve ana arıların kullanılması,
- Koloni ve üretim kayıtlarının tutulması,
- Şekerli besleme yapılmaması,
- Temel peteklerin doğal ve organik bal mumundan üretilmiş olması,
- Koloni sağlığı için kullanılan ilaçların organik olması,
- Kovan, arıcılık ekipmanları ve bal kaplarının hijyenik olması,
Organik Bal ve İnsan Sağlığına Etkisi
Günlük hayatımızda sürekli olarak tükettiğimiz besinlerden bir tanesi de baldır. Maalesef günümüzde tamamen doğal ve organik bal tüketmek oldukça zordur. Elbette tam organik olarak elde edilen, özel olarak denetlenen üretimin sürecinden çıkmış balı tüketmenin kişilere sağladığı çok fazla avantaj bulunuyor. Balın bilinen en önemli faydalarından bir tanesi halk arasında kötü kolesterol olarak da bilinen LDL kolesterolün düşürülmesine yardımcı olmasıdır.
Yöresel ürünler arasında da çok önemli yer tutan bal, üretildiği bölgenin coğrafyasına göre değerler barındırır. Özellikle polifloralı bal için kirlenmemiş bir doğa ve çevre olmazsa olmazdır. Doğal beslenme denince ilk akla gelenler içinde sayılabilecek balın kalitelisine ulaşmak maalesef her gün biraz daha zorlaşmaktadır.
Ayrıca birçok cilt lekeleri için de bal kullanarak yapılan maskeler kullanılabiliyor. Bal reflü rahatsızlığı olan kişiler için de önemli bir besindir. Mide ağrılarını hafifletmek ve mide asidini dengelemek için de bal tüketilebilir. Ancak her besinde olduğu gibi balın da aşırıya kaçmadan tüketilmesi gerektiğini hatırlatalım.
17 Ocak 2017 Salı
balaban bal logo.Natural organic honey.bababanbal.turkey
Natural organic honey remaining in a limited number of pure, totally vitamin storage medicinal product with little amount of honey has been left to the need for a friend of this friend, do not miss this baby chemical product contribution is not absolutely do not miss this baby product is produced with itana. Analysis is open and return is guaranteed. No additives from us contain invert syrup sugar, no sunflower in our honey, no canola nectar completely plateau, organic produced contact wire: 0 551 257 42 88 during the time you do not like it is taken back. The honey you have eaten is the gift of KARAKOVAN BAL.
varro mite .varroa akarı.Varroa parasite.varroa mücadelesi.The Varroa Mite
Varroa akarı ilk kez 1978'de Almanya'da ortaya çıktı. Caspari, daha önce Varroa içermeyen zamanı hatırlıyor: "Arıcılık daha basitti. Daha önce, kış boyunca yüzde on kayıp bekleyebilirsiniz. Bir kraliçe ölebilir veya arı kovanına bir fıçı alabilir. "Ancak şu anda bireysel arıcılar arı popülasyonlarının% 30'unu veya daha fazlasını bir yıl boyunca kaybedebilir. Leverkusen'den 86 yaşındaki öğrenci, "Arıcıların harekete geçmeleri nedeni budur, aksi takdirde kolonileri uzun süre dayanamaz" diyor.
Akar, damızlık hücreler kapanmadan kısa süre önce arı yoluna girer ve orada çoğalır. Akarların soyları ve akarları arı larvaları / pupaları beslerler. Zaten hasar görmüş olan genç bal arıları yumurtadan çıktıktan sonra, parazit ve yavruları da açık havaya çıkıyor. Bayer Arı Bakım Merkezi arı sağlığı uzmanı Peter Trodtfeld ve arı sağlığı görevlisi kendisi, "Zarar görmüş arılar," zayıflar ve örneğin kanatlı virüs gibi viral enfeksiyonlara karşı hassastırlar. Arılar daha sonra kesilmiş kanatlarla kapatılacak ve ömrü azaltılacak. "
Varroa akarı, koloni kuvveti arttıkça baharda daha az fark edilir. Trodtfeld, "Yaz aylarında yumurta hücrelerinin veya arıların sayısı azaldığında ve akarlar engelsiz olarak üretildiğinde, koloni tehlikede" diye açıklıyor Trodtfeld. "Dolayısıyla Varroa nüfusu yaz sonuna doğru azaltılmalıdır, böylece sonbahar ve kış aylarında olabilecek bir istila en düşük seviyede tutulabilir."
Leverkusen sakininin Varroa'nın kontrolünde kullandığı başka bir kimyasal varroasit de mevcuttur. "Bunlar flumethrin aktif maddesine sahip plastik şeritlerdir. Onları arı kovanına asarsın, arılar onlara taraştı ve etken maddenin etrafına yayılarak parazitlerin sinir sistemine saldırdı "diye açıklıyor Caspari. Varroa'ya karşı mücadelede organik asitler ve diğer sentetik varolasitler de kullanılır.
Flumethrin aktif maddesini içeren bir başka ürün Bayer tarafından geliştirilmektedir. Bu sayede aktif madde, içinde delikler bulunan şeritler halinde kullanılır. Bunlar arı kovanının girişine yerleştirilir, böylelikle arıların aktif maddenin kovana girip çıktıkları yerde temas ettikleri yerde yayarlar.
Ernst Caspari, uzun yıllara dayanan deneyiminden sonra Varroa akarına karşı tek bir üründen yeterli olmadığını biliyor. Parazit sürekli direniş geliştiriyor. "Bu, farklı aktif maddeler içeren ürünlerin birbiri ardına değiştirilmesi gerektiği anlamına geliyor" diye açıklıyor Caspari. "Bütün bu ürünler sadece balın hasatından sonra baltaki ürün kalıntılarını önlemek için kullanılmaktadır."
20 kolonisinin Varroa akarından ne kadar kötü etkilendiğini tam olarak bilmiyor. Ancak uygun tedaviden sonra, ölü akarların çoğunun kovanın altında olup olmadığını görebilir. Fakat bir şeyden çok şey farkında: arıcı koloniler, arıcıların yardımı olmaksızın bir ila üç yıl içinde ölürler.
Bal ve mide asidi üretimi
alıntı
Prof. LB Lazebnik
VI Kasyanenko
Moskova, CNII gastroenteroloji
Bal ve mide asidi üretimi
Bal, birçok gastrointestinal sistem hastalıkları için ilaç olarak kullanılabilen mükemmel bir besindir. Gastrointestinal ülserler ve asitin anormal veya yetersiz salgılanması ile kronik gastrit.
Balın mide sekresyonlarını etkilemek için olan mülkiyeti yaygın olarak kabul edilmiştir, ancak bu etkiyi doğrulamak için literatürde herhangi bir bilgi bulamadık. Bu nedenle, kendimizi araştırmaya karar verdik. Bu amaçla, "Gastroksan-5" bilgisayar sistemli bir mide iç pH metre kullandık. Üç elektrod içeren bir sonda uyguladık - birincisi bir midenin çıkışında (antrum), ikincisi ikinci üçte (gövde) ve üçüncüsü üst kısımda (altkardiyal kısım) ayarlandı. İlk 20 dakika boyunca midenin birincil (başlangıç) pH değerini ölçtük. O normalden daha yüksek olsaydı biz hastalara bal (sıcak su 35-40 100 ml bal 50 gr sıcak çözümü verdi ° C) ve normalden daha düşük olsaydı biz 100 ml (onlara bal 50g soğuk çözümü verdi 13-15 ° C su). Daha sonra: Bir reaksiyon başlangıcı (bal solüsyonu almaya başladığımız andan itibaren asitlik yükselişine veya düşmeye başlayana kadar), bal solüsyonu etkisi süresi (asitlik yükselişinin veya düşüşünün başlangıcından dönüşe kadar Başlangıç seviyesine kadar) ve asgari / minimum ve asidite başlangıç seviyesi arasındaki fark.
Başlangıçta mide sekresyonu artmış, sıcak bal çözeltisi verilen 34 hastanın 26'sında (% 76.4) alkalin etki gözlendi (asidite seviyesinin azalması); Bunlardan 8 tanesi, tek tek asit üretimi ile ilgili olan hiperasiteyi korudu.
Asitliği azalmış, soğuk ballı solüsyon verilen hastalarda, 16 kişiden 12'sinde (% 75) uyarıcı bir etki (asidite artışı) görüldü. Dört hastada gerçek asit yetmezliğine bağlı herhangi bir değişiklik yoktu.
Sıcak bal çözeltisi alkali etkisi 45 sürdü ± 3.6 dakika, (E göre, J, Selezneva en enformasyon), remagel (32.5 dak.) (. 28.9 dakika) Almagel outruns ve megalak yakın alır (45 dak.) Ve Maloksa (56 dakika) antasit özelliklerinde. Sıcak bal çözüm için bir reaksiyonun başlangıcında zamanı 10.7 oldu ± 1.4 dakika ve asitlik düzeyleri arasındaki fark 6,5 oldu ± pH ölçeğinde 0.3.
Sıcak bal çözeltisi alkali etkisi ölçüldü artan başlangıç asitlik, hastaların kontrol grubunda hiçbir etkisi ılık su (35-40 100ml ile bir testte fark edildi ° sonraki tekrarlandı hangi bal olmadan C su) gün.
Soğuk bal çözeltisi (38.1 uyarıcı etkisi ± 10.6 dakika) sıcak çözeltisine (P> 0.05) alkali etkisi biraz az sürdü. Asitliğini uyarıcı başında zaman 3.9 ± ortalama 0.8 dakika. Sıcak bal çözeltisi etkisi başlangıcı ile karşılaştırıldığında, bu reaksiyon daha hızlı geldi (P <0.05). PH ölçeği (başlangıç ve uyarılmış asitlik arasındaki fark) minimal yayılma 3.6 oldu ± 0.4, ve sıcak çözeltinin pH değeri yayılma daha düşüktü.
Bütün bunlar, bal çözümlerinin güçlü alkalin (sıcak çözelti) veya uyarıcı etkiye sahip olduğunu kanıtlamıştır (soğuk çözelti). Bu özellikler tek tek görünür, ancak vakaların neredeyse% 75'inde görülürler.
Biz soğuk bal çözümü almaya indirdi mide asit olan hastalar tavsiye ederim (13-15 su 100 ml bal 50g ° yemeklerden hemen önce, C, günde üç kez) yerine kimyasal bazlı ilaçlar. Artan asidite, sıcak bal çözeltisi (35-40 su 100 ml bal 50g gelince ° C) (Gıda asidi nötralize işlevi vardır çünkü, kahvaltı ve öğle yemeği sonrası), yemeklerden sonra 1-1.5 saat uygulanacak olan Ve uyurken bir saat önce, çünkü bal sakinleştirici etkiye sahiptir.
bu yazı alıntıdır
|
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)